ZEMBÎLFIROŞ: Aşk değil, bir onur hikayesi....


Bu hikaye uydurulmuş bir hikaye değildir. Hikayeyi olabildiğince kısa derlemeye çalıştım...

Hikayenin geçtiği yer Farqîn yani bugünkü adıyla Diyarbakır’ın ilçesi olan Silvan’dır. Silvan Kürt devleti Mervani’lere başkentlik yapmış bir şehirdir.

Gelelim hikayemize..

Bir padişahın zevk ve sefa içinde büyütülmüş, yakışıklı bir oğlu varmış. Genç prens sık sık ava çıkarmış. Bu av gezilerinin birinde yol kenarındaki mezarların birisinden çıkmış iskelet ve kafatası görür. Manzaradan sonra genç prensin ruh dünyasında değişiklikler olur ve sorgulamaya başlamıştır.

Mezarlıktan geçerken, yaşamı ve ölümü düşünür, kıyaslar… Sadece soyut bir kıyaslama değildir fakat bu: Mala, mülke, zevke, sefaya sahip olmakla, bunlardan yoksun olmanın getirdiği iki farklı yaşam, bu iki farklı yaşamın sonucunda ortak tek bir kader: Yani ölüm!..
O zamana kadar ölüm kavramına yabancı olan genç prens o andan itibaren ölümün gerçekliği yüz yüze gelir. Ölümün zengin, yoksul, genç yaşlı dinlemediğini, dünya malının dünyada kaldığını ve bir gün böyle iskelete dönüşeceğini anlar. Prens o andan sonra elini eteğini dünya nimetlerinden çekmeye karar verir ve Allah’a sığınıp, onun yolunda yürümeye yemin eder. Sarayı ve yaşadığı ihtişamını geride bırakıp eşi ile birlikte yollara düşer. Diyar diyar gezerek zembîl(sepet) yapıp satmaya ve hayatını böyle kazanmaya başlar. Çocukları olur. Sırtlarında çadırları, üzerlerinde yıpranmış giysilerinden başka bir şeyleri yoktur. Genç prens, artık zembil satarak, geçimini sağlayan Zembîlfiroş’tur...(Sepet Satıcısı)

Birgün Zembîlfiroş son durağı olan Farqin’e (Silvan) gelir. Zembil(sepet) satmak için Farqîn sokakların arşınlarken Farqin Beyi‘nin karısı Xatûn’un dikkatini çeker. Xatûn, Zembîlfiroş’a aşık olmuştur. Zembil alma bahanesiyle Zembîlfiroş’u saraya çağırır ve ona olan aşkını dizelere dökerek anlatır:
"Zembîlfiroş, zembiller getirir
Dükkan dükkan gezdirir
Xatûn’un aklı başından gidiyor
Aklıyla arıyor zaman yaratmak için
Sesleniyor ki, onu görmek için
Gel Beyin döşeğinin üstüne
Beyin haremi sana helaldir
Güzel zülüflerimden sunayım sana
Gözlerim ceylanların gözüdür
Bağrım yaylalar gibidir
Endamım reyhan gibidir
Dilediğin gibi güzel ve uygundur…"

Ama Zembîlfiroş evlidir, karısını sevmektedir, dünya nimetlerinden vazgeçmiş bir derviştir. En önemlisi tövbe etmiştir. Allah’a kulluk edecektir, haramı yaşamından kesin olarak silmiştir. Zaten bunun için değil miydi onca malını, mülkünü, ihtişamını bırakıp yollara düşmek?.. Bu yüzden Xatûn’un aşk çağrısına olumsuz yanıt verir. Ve Xatûn’a cevabı hemen oracıkta verir:

"Xatûn ben tövbekarım
Güzel kadın ben tövbekarım
Çocuklar evde açtır
Allah adına yapamam..."

Zembîlfiroş, Xatûn’un ilan-ı aşk teklifini reddeder. Farqin beyinin karısı Xatûn red cevabını kabul etmez. Ne yapıp edip yakışıklı Zembîlfiroş ile birlikte olmaktır amacı. Xatûn’ın ısrarları karşısında Zembîlfiroş çareyi kaçmakta bulur. Xatûn peşini bırakmaz, sora sora Zembîlfiroş’un kaldığı çadırı öğrenir. Xatûn, bir gece çadırda kalmak için Zembîlfiroş’un karısına yalvarır. Karşılığında tüm mal varlığını ve mücevherlerini bağışlayacağını anlatır, sadece bir gece Zembîlfiroş ile kalmak ister. Xatûn’un bu kadar yoğun ısrarı üzerine Zembîlfiroş’un eşi, çocuklarını da yanına alarak oradan ayrılır. Xatûn, Zembîlfiroş’un eşinin giysilerini giyer ve yatağa girerek Zembîlfiroş’u beklemeye başlar. Karanlık Farqin’e çökerken, Zembîlfiroş zembillerini sattıktan sonra çadırına döner. Xatûn’un yatağında olduğundan habersiz, aynı yatağa uzanır. Ancak yataktaki kadının kendi karısı olmadığını, Xatûn’un ayağındaki gümüş halhalin çıkardığı sesten anlar. Bunu anlar anlamaz, çadırdan dışarı çıkar.

Xatûn Zembîlfroş’u orada tutuklatır, zincire vurdurur. Buna göre Xatûn, Zembîlfroş’a olan aşkından vazgeçmez. Ona verdiği saltanatı ne zaman kabul ederse, o zaman serbest bırakılacağını ve özgürlüğüne kavuşacağını söyler.

Fakat Zembîlfroş, hiçbir şekilde vazgeçmeyecektir. Derken günün birinde, ibadet etme bahanesiyle zincirlerini söktürür ve ibadet sırasında saraydan kaçmayı dener. Ancak kaçacak yer bulamaz ve teslim olması istenir. Buna karşı çıkan Zembîlfıroş, sarayın burçlarından aşağıya atar kendini, onuruyla ölmeyi seçer.

Şarkılara, öykülere konu olan Zembîlfiroş ile Xatûn’un aşk hikayesi, bugün sadece olayın yaşandığı Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde değil, Kürt kültürünün olduğu tüm bölgelerde hala dillerdedir...

Ben ve bunu okuyup değerli bulan insanlarda bunu unutmayacak, devamındaki insanlara anlatacaktır ve böylelikle(bana göre 'onur hikayesi' olan) bu hikaye asla unutulmayacaktır...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir lisan, büyük insan: Mîr Celadet Alî Bedîrxan

Bugün, neden kadınlar günümü kutlamadın diyen kadınları göreceksiniz…

Yabanda Bir Gül: Şîlan